Karadağ, M.Ö. 4. ve M.S. 9. yüzyıllar arasında bir piskoposluk merkezi olarak kullanılmış olup, ayrıca Hititler’den Osmanlı’ya kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Bölge, Değle Ören Yeri (eski adıyla Üçkuyu köyü) gibi önemli alanları içermekte olup, bu yapılar erken Hristiyanlık ve Bizans sanatı açısından büyük önem taşımaktadır.
Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından yürütülen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği arkeolojik çalışmalar, Karadağ’daki dini yapıları daha iyi anlamamızı sağlıyor.
Dr. İlker Mete Mimiroğlu liderliğindeki ekip, yeni kiliseler ve dini yapılar keşfetti. Ayrıca, keşiş hücreleri ve çeşitli dini ritüeller için kullanılan geçitler gibi yapılar da tespit edildi.
Yapılan son araştırmalarla, bölgedeki yapıların korunması ve daha fazla bilimsel veri toplanması hedefleniyor.
Üç boyutlu modellemeler ve GPS koordinatları ile yapılan çalışmalar, bölgenin tarihi dokusunu daha iyi korumayı ve tanıtmayı amaçlıyor.
Birçok yapının bulunduğu Karadağ’ın dikkati çekmesinin en önemli nedenlerinden birinin dağın kutsal kabul edilmesi olduğunu vurgulayan Mimiroğlu, şunları kaydetti:
“Sadece Bizans döneminde değil, Hitit döneminde de kutsal kabul ediliyordu. Dağın birçok yerinde Hitit hiyeroglifleri ve kabartmalar var. Bu kutsallık, Hristiyanlıkla beraber devam etti. Dağın kendisi kutsal görüldü ve çok sayıda kilise inşa edildi.”
“‘Binbir gece masalları’, ‘Binbir direk sarnıcı’ gibi halkın kullandığı ‘binbir’ kelimesi burası için de Osmanlı döneminden itibaren kullanılıyor. Seyyahlarda, ‘Binbir direk’, ‘Binbir kilise’ teriminin burası için söylendiğini anlatıyor.”
Mimiroğlu, bölgedeki yapıların 20. yüzyılın başında çok daha iyi durumda olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Bunlar basit kiliseler de değil. Anlıyoruz ki bazıları plan şeması ve mimari özellikleriyle birer aziz mezarı ve mezar yapıları. Bu bakımdan dolayı dikkati çeken bu yapılar daha sonra da 20. yüzyılda da birçok Batılı bilim adamı tarafından inceleniyor.”
“Türkiye’de ise Semavi Eyice bu bölgede çalışma gerçekleşiyor. Ardından da uzun yıllardır burada Semavi hoca gibi rahmetli olan Metin Ahunbay hoca yıllarını vererek bu bölgede çalışmalar gerçekleştiriyor. Ne yazık ki bu çalışmalar tam anlamıyla sonuçları paylaşılmadı, yayımlanamadı. Biz, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü olarak, Karaman’ın ileri gelenleri, firmaların destekleri, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın izniyle yarım kalan çalışmayı devam ettirmeyi amaçladık.”
Dini yapıların envantere alınması, niteliğinin anlaşılması ve buradaki yerleşimlerin adının tespiti için yüzey araştırmasına başladıklarını belirten Mimiroğlu, şöyle devam etti:
“İlk çalışmamızla oldukça önemli yeni sonuçlara ulaştık. 6 yeni kilise yapısı tespit edildi ve envantere kaydedildi. Çok sayıda lahit tespit ettik. Maden şehrinde 20 lahit ve kapağı tespit edildi. Değle Ören Yeri’nde de keşiş hücreleri, geçitler ve farklı dini ritüellerin yapıldığını gösteren mimari unsurları bulduk.”
“Tabii bunlar ön çalışma niteliğinde ve araştırmalar devam ediyor. Bunun dışında 1900’lü yılların başında sadece planları çizilen yapıların, günümüz teknolojileriyle planları, rölöveleri alındı ve üç boyutlu modellemeleri yapıldı. Bütün taş eserlerin GPS koordinatları alındı, modellemeleri yapıldı.”