Akıncı ailelerinin yolunun kesiştiği kent: Edirne

Kılıç, Trakya Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliğinde Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen 4. Edirne Araştırmaları Sempozyumu’nda “Fetih ve imara katkılarıyla mekanın gerçek sahipleri: Edirne ve akıncı beyleri” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. 

Osmanlı döneminde akıncı ailelerinin devlete pek çok yararlı hizmette bulunduğunu belirten Kılıç, bu ailelerin her birinin ayrı ayrı katkı verdiği tek ilin Edirne olduğuna dikkati çekti. 

Kılıç, Edirne’nin Türk tarihi açısından önemli bir şehir olduğunu kentin Osmanlı’nın Balkanlar’a açılmasında kilit bir rol oynadığını ifade etti. 

Akıncı ailelerinin yolunun Edirne’yle fetih sürecinde kesiştiğini anlatan Kılıç, “Akıncılar her ne kadar hafif süvari birlikleri olarak adlandırılsalar da hem fetih sürecinde hem fetihten sonra o bölgelerin imar ve iskanında büyük role sahiplerdir. Askeri güçleri kadar ekonomik güçlerini de bu topraklar için harcamışlardır. Fethedilen bölgelerdeki ilk vakıf kurucuları arasında yer alırlar” dedi. 

Kılıç, akıncı beylerinin Edirne’nin fethinde önemli kahramanlıklar gösterdiğini dile getirdi. 
Bu başarılarından dolayı kendilerinin ödüllendirildiğini ifade eden Kılıç, şunları kaydetti: 

“Lala Şahin Paşa ‘Rumeli Beylerbeyi’ unvanını, Gazi Evrenos Bey de ‘uçların beyi’ unvanı hakkını kazanmıştır.

Bu akıncı teşkilatı için önemli bir rütbedir. Gazi Mihal Bey de Rumeli fetihlerine katılmış, Edirne’nin imar ve iskanına önemli katkılar sağlamıştır. Edirne şehrinin ilk kurucuları arasında yer alır. 

Evrenos Bey’in Keşan ve ardından İpsala’yı fethi, Edirne’nin alınma sürecindeki etki ve katkısı çok önemlidir. Gazi Mihal Bey’in Edirne’deki imareti, Gazi Turhan Bey’in Uzunköprü Kırkkavak imareti, Malkoçoğlularının Malkoç Bey Mahallesi ve camisi Edirne’nin imar ve iskanına gösterdikleri kıymetin en değerli katkılardır.” 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

xxx