2004 yapımı gişe rekorları kıran Yarından Sonra (The Day After Tomorrow) filmini izleyenler hatılayacaktır; dünya yeni bir buzul çağına girmek üzeredir ve birbiri ardına felaketler yaşanır. Üstünden neredeyse 20 yıl geçen bu filmin, çok yakın bir zamanda gerçekleşmesi ise an meselesi.
Bilim insanları son yıllarda Körfez Akıntısı (Gulf Stream) ile ilgili sık sık uyarılarda bulunuyor ve birkaç yıl içinde eriyen buzulların, kuzey yarımküreye sıcaklık getiren akıntı sistemi olan Gulf Stream’i kapatabileceğini söylüyor. Peki bilim insanları neden bu konuda sık sık uyarılarda bulunuyor? Bu akıntı sistemi olmasaydı ne olurdu?
Kuzey Amerika’da, Asya’nın bazı bölgelerinde ve Avrupa’da ortalama sıcaklıklar birkaç derece düşer ve insanlar bu durumun, dünya çapında ciddi ve kademeli sonuçlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Yani bir zamanların filmi gerçek olabilir.
Yarından Sonra filminden… Uzmanlar fimdeki gibi bir felaket için uyarıyor…
2025 OLARAK BELİRLEDİLER
Bilgisayar simülasyonları da yakın gelecekte bir kırılma noktasının belirdiğini tespit ettiğinden, bilim insanları Atlantik Okyanusu akıntılarının aniden kapanmasının her zamankinden daha muhtemel olduğu konusunda uyarıyorlar.
Hollanda’daki Utrecht Üniversitesi’nden çalışmanın yazarları, çöküşün tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini bilmiyorlar, ancak daha önce yapılan bir araştırma bunu gelecek yıl olarak belirlemişti.
Utrecht Üniversitesi’nde iklim bilimci ve oşinograf olan araştırmanın başyazarı Rene van Westen, “Çökmeye yaklaşıyoruz, ancak ne kadar yaklaştığından emin değiliz. Bu aynı zamanda insanlık olarak neden olduğumuz iklim değişikliğinin hızına da bağlı” dedi.
Körfez Akıntısı, resmi olarak Atlantik Meridyenel Devridaim Döngüsü veya AMOC olarak adlandırılan çok daha geniş bir akıntı sisteminin parçası. Okyanusun taşıma bandı olarak tanımlanan bu bant, okyanus yüzeyine yakın sıcak suyu tropik bölgelerden kuzey yarımküreye kadar kuzeye taşıyor. Sıcak su Kuzey Atlantik’e (Avrupa, Birleşik Krallık ve ABD’nin doğu kıyısı civarı) ulaştığında ısıyı serbest bırakır ve donar.
Bu buz oluşurken okyanus suyunda tuz kalır. Sudaki tuz miktarının fazla olması nedeniyle yoğunlaşır, batar ve aşağıdaki derinliklerde güneye doğru taşınır. Sonunda su yüzeye doğru geri çekilir ve yükselme adı verilen bir süreçte ısınarak döngüyü tamamlar.
AVRUPA BÜYÜK BİR DERİN DONDURUCUYA DÖNÜŞEBİLİR
Bilim insanları AMOC’un kuzey yarımküreye yeterince sıcaklık getirdiğini ve bu sıcaklık olmazsa Avrupa’nın büyük bölümünün derin dondurucuya dönüşebileceğini düşünüyor.
Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar da AMOC’un yavaşladığını göstermişti. Bu taşıma bandının motoru, iklim değişikliği nedeniyle daha fazla buzun erimesiyle birlikte Kuzey Atlantik’e daha fazla tatlı suyun aktığı ve her şeyi yavaşlattığı Grönland kıyılarının açıklarında bulunuyor.
Son olarak araştırmacılar, okyanus dolaşımındaki ani zayıflamayı ölçebilecekleri bir bilgisayar modelleme simülasyonu tasarladılar. Simülasyon, Atlantik Okyanusu’na tatlı su sağladı ve bunun sonucunda dolaşım gücü, kritik bir kırılma noktasına ulaşıncaya kadar giderek azaldı ve çöktü.
Sonuçlara göre, Avrupa iklimi her on yılda yaklaşık 1°C soğuyacak ve hatta bazı bölgelerde her on yılda 3°C soğuma yaşanacak. Bu değişiklikler küçük gibi görünse de aslında yaklaşık 1000 yıllık küresel ısınmadan çok daha hızlı bir etki demek; çünkü küresel ısınma ile on yılda 0,2°C’lik farklar yaşandı.
YİYECEK VE SU KITLIĞI KAPIDA
Sistemde yaşanacak sorunla beraber ülkelerin derin dondurucuya dönüşmesinin yanı sıra, bu durum Arktik buzun daha güneye yayılmasına, güney yarımkürede ısının daha da artmasına, küresel yağış düzenlerinin değişmesine ve Amazon yağmur ormanlarının bozulmasına neden olacak.
Pek çok bilim insanı, böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde dünya çapında yiyecek ve su kıtlığı yaşanacağını belirtiyor.
Araştırma yazarları, taşıma bandının kırılma noktasına ulaştığında 100 yıl içinde kapandığını bulduklarını söylüyor.
Çalışmaya dahil olmayan Exeter Üniversitesi İklim Değişikliği Başkanı Tim Lenton da “Araştırma, AMOC’un sağlam, fiziksel temelli bir erken uyarı göstergesine dayanarak bir kırılma noktasına yaklaştığı konusunda ikna edici bir durum ortaya koyuyor. Ancak bu noktaya ne zaman ulaşılacağı, dünya için felaketin ne zaman başlayacağını henüz tam olarak belirlenebilmiş değil” dedi.